2 Ekim 2010 Cumartesi

SEN ŞİMDİ YOKSUN ! BİR DAHA HİÇ OLMAYACAK MISIN ?



Ölüm hiç yokmuş gibi yaşamak..Sanki hiç etrafında olmayacakmış gibi. Hiç düşünmeden..Aslında kimse düşünmez ki. Yaşar gider sadece.Sanki ölüm sadece başkasına. Ama öyle olmuyor. Düşünmediğini yaşamaya başlıyorsun..

Öyle de oldu.. İnsan ölürken ne hisseder bilemem ama ölüm, yanıbaşından birini alınca içi yanıyor insanın..Çocukken oyun oydanığınızı anımsayın. Koşarken yere düştünüz mü hiç ? Tam karnınızın üstüne. Kalalalırsınız. Heryanınız acır.Ahh! dersiniz sadece. Nerenizin acıdığını bile anlamadan.Her yanınız için Ahh! dersiniz.. Kalkamazsınız yerden bir süre. Dizlerinizin üstünde hafif doğrulduğunuzda nerenizin yaralandığını bilmeden , acıyan her yanınız için ağlarsınız ya hani..Sonra yavas yavas acının neresi olduğunu hissedersiniz eliniz yaranın üzerine gider. Dokunmaya cesaret edemezsiniz.Bi yandan ağlarken bi yandan yaranıza bastırmaya başlarsınız. İşte öyle birşey.. Sen ölünce, yarama bastırdım ellerimi.Tam kalbime. Herşeyi düşünmüşüm senle ilgili. Ama ölümü düşünmemişim. Kim düşünebilir ki ? İnsan nasıl hazır olabilir böyle bir şeye ? Nerdesin sen ? Saklambaç mı bu şimdi ? “- Elma dersem çık.” Nerdesin ? İçim acıyor , korkuyorum. Düştüm işte anlamıyor musun ? dizlerimin üzerinde ağlıyorum. Ahh! İçim acıyor. Daha çok da kalbim..

Gittin...

Sen gider gitmez eşyalarını tek tek topladılar. Ayakkabılarını kapının önüne koydular. Sadece izledim. Film izler gibi. Kontrolümün dışındaydı herşey sanki. Nasıl buğulu,nasıl alacaydı anlatamam.Evin bütün odalarını dolaştım.Etraf o kadar kalabalıktı ki. Uyanmaya çalıştığım akşamüstü uykularımdan biri gibi. Hani, senin çok kızdığın akşamüstü uykularım. Herkes oradaydı ve o kadar iyi biliyordu ki yapması gerekeni. Bilmediğim dilde, bilmediğim şeyleri okuması için biri gelmişti. O okudu herkes “-amin” dedi. Kimse kendi arasında konuşmadı. Yemek yaptılar mutfakta, ağladılar,yediler ve gittiler...

Ben son sabahımızı,son anlarımızı düşündüm.O kahvaltıyı,kavgamızı, kapıyı çarparak nasıl küskün gittiğimi.. Üzdüm seni di mi ? Bana küstün. Akşam geldiğinde belki konuşmayacaktık... “Keşke”lerimi sadece işte verdiğim yanlış kararlardan sanıyordum. Değilmiş.. İçim daha da yanıyor.



Bugün başucuna geldim gördün mü ? O son sabah sana çıkıştım ya “ herşeyi çok biliyorum evet,karışma bir kere de bana” diye. Hiç bir şeyi bilmiyor muşum meğer.. Çiçekçide anladım. Hangi çiçeği sevdiğini bile bilmiyor muşum . Yine yandı içim.. Yine haklıydın..Peki ben bundan sonra sensiz ne yapacağım ? Senin ahın mı bu ? Ceza mı ? Ben, beni affedemiyorum. Sen affedebileceksen eğer, özür diliyorum.. Dön ne olur..
KIZIN ENA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder